Merhabalar, Anadolu'nun İslamlaşma sürecinde önemli bir tarihsel aralığa tekabül eden ve İslam'ın ikinci koşusu olarak adlandırılan 11. ve 13. yüzyıl arasındaki dönemde cereyan eden olaylara dair okuma notlarını paylaştığımız blogumuza hoşgeldiniz.

9 Kasım 2015 Pazartesi

Firavun’u ve Halkını Anlamak - ORKUN ÖNAL*

21:55 Posted by Bedri Münir , No comments
Halkın her bir seçiminin ne kadar da haklı ve doğru ve irfanla dolup taştığı hepimizin malumu. Bu tüm zamanlarda tüm halklar için geçerli bir olgu. Bununla beraber ne diye bir sürü insanın bir birini öldürüp durduğu ise muamma. Neyse hiç kimseyi yargılamak, hüküm vermek doğru değildir. Bu yazıda ise halkın değerleri ve tercihleri ile çatışmanın, onu dönüştürmeye çalışmanın, ona bir şeyler hatırlatmanın (öğretici olmanın) ne kadar da stratejik ve ilkesel açıdan yanlış olduğunu; bu tip bir muhalefetin neden başarısızlığa mahkûm olduğunu, halkın komple ariflerden oluştuğunun asla unutulmaması gerektiğini tüm semavi dinlerde yer alan ibretlik bir kıssa üzerinden, biraz ters açıdan anlatacağız.
Hikayemiz meşhur Musa-Firavun hikayesi. İşte bebekken saraya alınıp büyütülüp istihdam edilmesi sonrasında, gel zaman git zaman Musa’nın zihninde bir takım devrimci düşünceler zuhur ediyor (bu düşüncelerin kaynağı konusunda teolojik tartışmalara girmiyorum). İlk taktik olarak, Firavun’a iyi niyetli bir çağrı yaparak, kendisinin istifasını istiyor. Bu hamle başlı başına stratejik bir hata. Bir kere Firavun’un arkasında ciddi bir halk desteği var (adam Allahın bütün vasıflarını üzerinde toplamış lider sonuçta) ve kendisi Mısır’da istikrarın sembolü. İkincisi bu şekilde bir çağrıya kulak verip zafiyet gösterdiği anda pusuda bekleyen Mısır halkı düşmanları, hem Firavun’a yaptıklarının hesabını sorup bedel ödetecek, hem Firavun’un ailesi-çoluk çocuğuna ülkeyi dar edecek, Mısır’daki istikrar ve huzur ortamını bozacaklardır. Bu karışıklıkta ekonomi küçülecek, Piramitler gibi dev hizmet projeleri yarıda kalacaktır.
LAL337392 Credit: Construction of the Great Pyramid at Giza by Green, Harry (b.1920) Private Collection/ © Look and Learn/ The Bridgeman Art Library Nationality / copyright status: British / copyright unknown PLEASE NOTE: The Bridgeman Art Library works with the owner of this image to clear permission. If you wish to reproduce this image, please inform us so we can clear permission for you.
Musa aynı zamanda, halkın binlerce yıldan süzülerek gelen kadim değerlerini, bir anda alaşağı etmeye çalışmış, fakat normal olarak bu mühendislik faaliyeti tutmamıştır. Ayrıca kendisini bugünlere getiren Firavun’a ve Mısır devletine bu şekilde isyan etmesi de, Mısır halkı tarafından çok tepki çekmiştir. Zira Mısır halkı ekmek yediği kaba tükürenlerden hiç haz etmez. Vatanseverdir.
Ayrıca Musa’nın halkın lideri Firavun’a daha uzlaşmacı bir tavırla yaklaşması gerekmekteydi. Firavun’u tamamen alaşağı etmek gibi, hem ütopik hem de darbeci bir perspektif yerine; özerk bir din bölgesi karşılığında Firavun’un başkanlığını destekleyerek ara bir formülde uzlaşıp, Mısır’ın önünü açabilirdi. Hem de kışkırttığı halk Firavun tarafından ezilmezdi. Şüphesiz o zaman yaşasaydı İ.Halil Baran da bu yöntemi önerirdi.
Sonrasında ise Ümit Kıvanç’ın ve de Foti Benlisoy’un tepkilerini çekmek pahasına kendi taraftarlarını alıp Mısır’ı terk edecekti (bkz. Mısır’dan siktir olup gitmek). Kalıp mücadele etmek varken gösterilen bu sinist tavır da elbette tarihsel karşılığını bulacak, Ümit Kıvanç haklı çıkacaktı. Beğenmediğimiz Firavun ise bu süreçte halkının ülkesini terk etmesine gönlü razı olmadığından, Musa’nın maceralara sürüklediği halkının peşine düşecek, onları yeniden öz yurduna döndürmeye çalışacaktı. Musa ve sürüklediği halk sınırı kaçak yollardan geçerken, Firavun, kaçakçılık tecrübesi olmadığından yaygın mülteci akıbetine uğrayarak boğularak can vermiştir. Halkı için. Bugün Musa’dan geriye bir iki taş kalmışken, milletin adamı Firavunların bıraktığı eserler ise hala milyonlarca insanın hayır duasına mazhar olmaktadır (delikanlı olun, Mısır deyince kaç kişinin aklına piramitlerden önce Musa geliyor ha?).
İş burada da bitmiyor, Musa yanında sürüklediği ahaliyi bambaşka diyarlarda savaşa sokmak istiyor. Zaten sürgünden ve gurbetlikten bezmiş olan halk ise kaybettiklerini yeni yeni anlamaya başlamanın da etkisi ile bu savaşa taraf olmayı reddediyor. Bunun üzerine Musa, halkını 40 yıl süren istikrarsız bir döneme sokup, ahaliyi çöllerde avare ediyor. Halkı anlamak yerine bir nevi onları cezalandırıyor. Bu dönemde bıldırcın karne ile dağıtılırken, halk helva kuyruklarında heder oluyor. Bu dönemde halkın refah-istikrar arzusu soğan ve sarımsakta somutlaşıyor.Novagrim_sari_gumus sogan
Bu malum zihniyetin fakirlik ve istikrarsızlıktan başka bir şey vermeyen döneminde, halka adeta bir merkez sağ gibi, adeta bir muhafazakar demokrat gibi umut aşılayan, zenginlik ve refah vaat edip, Musa vesayetine karşı dik duran ise Samiri oluyor. Altın Buzağı Partisi ile halkın Musa vesayetinden başını kaldırdığı ilk anda iktidara geliyor Samiri. Niye? Çünkü halkı anlıyor, halkını tanıyor ve ona dokunarak, ona anladığı dilden konuşarak, onun taleplerine yanıt veriyor. Özetle, halka istediğini veriyor. İdealist maceralar peşinde koşmuyor.
altc4b1n
Halk hiçbir zaman ne ona soğan sarımsak veren, dev eserler hizmete sunan, istikrarı sağlayan Firavunları ne de vesayete karşı halkın yanında olsan Samiri’leri unutmayacaktır. Onların fikirleri her zaman halkın ruhunda yaşayacaktır. Musa gibilerin fikirlerini savunanlar ise her zaman kaybetmeye mahkumdur.  Umarız ki, bugün hâlâ istikrara karşı duran maceracı muhalifler bütün bunlardan ibret alır ve halkın irfanını anlamaya başlarlar.
İstikrar demiş miydim??

0 yorum:

Yorum Gönder